16 Haziran 2009 Salı

Ramazanda Orucun Adapları Devamı

Ramazan ayında gıybet etmekten dolayı oruç insana çok ağır gelir. Diğer bazı günahların hali de böyledir. Çoğu zaman orucun takva sahiplerine zerre kadar tesir etmediği Tecrübe ile öğrenilmiştir. Fas ıkların gelmesini istemiyorsanız, bunun en güzel yolu, oruçlu iken günahlardan sakınmanızdır. Bilhassa gıybetten…. İnsanlar oruçlu vakitleri geçirmek için gıybeti bir meşgale olarak adet edinmişlerdir. Cenabı hak yüce kelamında, gıybeti ölü kardeşinin eti olarak ifade etmiştir. Hadislerde de bu çeşit olaylar çokça anlatılmıştır. Bundan açıkça anlaşılıyor ki, gıybeti yapılan kişinin eti gerçekten yenilmiş olur. Peygamberimiz S.A.V. “falan adımın eti dişlerinizin arasında duruyor” buyurdu. Anlaşılan onlar o kişinin gıybetini etmişlerdir. Allah esirgesin, biz bundan çok gafiliz. Halkın geneli söz konusu değil, din bakımından seçkin sayılan kimseler de buna müptela olmuşlardır. Dünya ehli denilen kimseler bir tarafı, dindarların toplantıları dahi genellikle gıybetten pe uzak olmamaktadır. Bundan daha kötüsü, çoğu defa, gıybetin gıybet olduğu bile kabul edilmemektedir. Kendi kalbine veya başkasının kalbine “bu gıybettir” diye bir şüphe gelse bile, “bu olmuş bir şeyin açıklamasıdır” diye üzeri örtülmektedir.

Biri Rasullah s.a.v.me “gıybet nedir?” dedi. Rasulullah s.a.v. “birinin arkasından onun hoşlanmadığı şeyi söylemektir” buyurdu. Soru soran, kişi: “söylenilenler gerçekten o kişide varsa?” deyince, peygamberimiz s.a.v. “zaten o takirde gıybettir. Gerçkten onda yoksa, o takdirde, iftiradır” buyurdu. Bir gün Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem iki kabrin yanından geçiyordu” bu kabirde bulunanlar azab çekmekteler. Biri, insanların gıybetini etmekten, diğeri kendini idrardan korumamaktan” buyurdu. Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem buyuruyor ki: “faizin yetmişten fazla çeşidi vardı. Onların en hafifi. Kendi anası ile zina etmeye denktir. Bu gibi örnekleri misal olarak vermek yetmez. Müslümanların bu ayda hiç olmasa bile oruçlu iken kendilerini bu tip haramlardan korumalıdırlar.

Bunlara ek olarak orucun adaplarından bazıları da aşağıdaki gibidir

1)Kulaktan korumak; Oruçlunun dikkat etmesi geeken üçüncü şey de, kulaklarını korumasıdır. Söylenmesi ve ağza alınması caiz olmayan her söze kulak vermek ve dinlemek caiz değildir. Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem buyurdu ki; “gıybet eden ve dinleyenin ikisi de günaha ortaktırlar”.

2)Vücudun azalarını korumak; oruçlunun, vücudunun diğer azalarını da korumaya dikkat etmesi gerekir. Mesela, elini caiz olmayan şeyleri tutmaktan, ayağını caiz olmayan yere gitmekten korumak gibi. Aynı şekilde, diğer vücut azalarını caiz olmayan işlerden, karnını da iftar vaktinde şüpheli şeylerden korumak gerekir. Haram malla iftar dene, ilaca biraz zehir katarak kullanan bir hastaya benzer. Gerçi ilaç hastalığa iyi gelecek, ama zehir de hastayı öldürecektir.

3)Fazla yememek; oruçlunun dikkat edeceği şey, iftar vakti, helal mal ile de olsa, karnını tıka basa doldurmamalıdır. Çünkü böyle yapmakla orucun gayesi yok olur. Oruçtan maksat, şehvani ve hayvani kuvvetlerin azaltılması, meleki ve nurani kuvvetlerin çoğaltılmasıdır. Onbir ay boyunca çok şeyler, iftar ederek ne gün boyunca kaybettiğimiz yemeklerin telafisi, sahurda yarının tedbirini alarak öyle çok yiyoruz. Ramazan dışında oruç tutmadığımız zamana bile bu kadar yemeğe fırsat bulamıyoruz. Ramazan ayı bir bakıma kişi gündüz oruçlu iken yemediği miktarı iftarda telafi ederse, orucun gayesi, yani şeytanın gücünü ve nefsani arzularını kırmak nasıl elde edilebilir? “gerçekten bizler, yemek vakitlerimizi değiştirmekten başka hiçbir azaltma yapmıyoruz. Aksine ramazan dışında bulunmayan değişik yemek çeşitleriyle iftar yemeğini zenginleştiriyoruz. Ramazan için en güzel yiyecekler hazırlamak, halkın alışkanlığı haline gelmiştir. Gün boyu aç kalan nefis, bunlara dalınca, tıka basa yiyip iyice karnını doyuruyor. Böyle olunca şehvani kuvvetler zayıflama yerine daha da azgınlaşıp coşuyor ve orucun gayesine ters düşüyor.

Hiç yorum yok: